SORU: Ateistlerin, inançsız insanların yaptığı iyiliklerin hiçbir anlamı, karşılığı yok mu?

SORU: Ateistlerin, inançsız insanların yaptığı iyiliklerin hiçbir anlamı, karşılığı yok mu?

CEVAP:

بسم الله الرحمن الرحيم

الّلهُمَّ صَلِّ عَلَی مُحَمَّدٍ وَ آلِ مُحَمَّدٍ و عَجّل فَرَجَهم

“İyilik” bir değerdir. İnanan-inanmayan her insan iyiliği güzel bir şey olarak bilir ve insan, en azından iyiliği kendisi için ister ve sever. İslam’ın bakışına göre bu meyil temelde insanın fıtratından yani yaratılışından kaynaklanır. Fıtrat ise insanın içindeki İslam’dır.

Allah Rum Suresi 30. Ayette buyuruyor ki:

فَاَقِمْ وَجْهَكَ لِلدّ۪ينِ حَن۪يفاًۜ فِطْرَتَ اللّٰهِ الَّت۪ي فَطَرَ النَّاسَ عَلَيْهَاۜ لَا تَبْد۪يلَ لِخَلْقِ اللّٰهِۜ ذٰلِكَ الدّ۪ينُ الْقَيِّمُۗ وَلٰكِنَّ اَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَۗ

“Öyleyse yüzünü, Allah’ı birleyen olarak dine, Allah’ın o fıtratına çevir ki, insanları bunun üzerine yaratmıştır. Allah’ın yaratışı için hiçbir değiştirme yoktur. İşte dimdik ayakta duran din, budur. Ancak insanların çoğu bilmezler.”

Allah bu ayette fıtratı, din olarak bize tanıtmış. Allah’a ulaşma yollarından biri olan “içteki peygamber veya dahili hüccet” de bu fıtrattan kaynaklanan bilgiyi bize ilham eder. Bu fıtrat, Allah’ın buyurmuş olduğu gibi değişmez ama üzeri kirlenir, kalın bir tabaka ile kaplanır; öyle ki artık erişilemez, sesi duyulamaz hale gelir.

Bazı insanlar, bu dünyada çabasıyla ve Allah’ın yardımıyla bu fıtratı farklı düzeylerde temiz tutmayı başarabilmiş; bilinçli bir çabayla veya farkında olmaksızın Allah’ın irade ettiği tekamül seyrinin bir parçası olarak. Ve kimse %100 kötülük sahibi olamaz. Herkesin az da olsa illa ki yaptığı iyi davranışlar olmuştur. Binlerce insanı katleden diktatörler bile en azından kendi çocuğuna merhamet etmiştir.

İnsanın iyilik davranışının ardında birçok sebep olabilir ama temelinde fıtrat vardır. Yani insan, insan fıtratı üzerine yaratıldığından iyiliğe yönelebilir. Ama o fıtratın daha temiz halinin bildiği başka şeyler de vardır: “Allah’ın varlığının bilgisi gibi; Galu Bela’da O’nu tanıyışımızın ve Rabbimiz olarak kabul edişimizin, O’na itaat edeceğimize dair verdiğimiz sözün bilgisi gibi…”

Ve Allah’ın bizden istediği tüm bu hakikatlere erişip hepsine bir bütün olarak inanmamız ve buna göre hareket etmemizdir.  Nitekim yaradılışımızın asıl maksadı; sanılanın aksine iyi, adil, bilgili, erdemli vs. bir insan olmak değil Allah’ı bulmak ve O’na varmaktır. Bunların hepsi asıl maksada ulaşmada birer ara hedeftir.

“İyilik” bir değer olabilir ama ondan da üstün olan diğer bir değer “Allah’ın bilgisine sahip olabilmek; O’na inanmak ve O’nu tanımak”tır. Ve tüm diğer değerler bunun varlığı ile değer kazanır. İyi işlerin Allah katında bir değere sahip olup karşılık görebilmesi için ön şart olarak iyi işi yapan kişinin doğru bir inanca sahip olması gerekir.

İmam Bakır (as) buyurmuş ki: “Dinsizlik ve şüphecilik üzerine yapılan hiçbir amelin faydası yoktur.” (El-Kafi, c:2, s.400)

Kur’an’da da her zaman “iyi ve salih amel”, “iman” ile birlikte geçmektedir.

تَرَى الظَّالِم۪ينَ مُشْفِق۪ينَ مِمَّا كَسَبُوا وَهُوَ وَاقِـعٌ بِهِمْۜ وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ ف۪ي رَوْضَاتِ الْجَنَّاتِۚ لَهُمْ مَا يَشَٓاؤُ۫نَ عِنْدَ رَبِّهِمْۜ ذٰلِكَ هُوَ الْفَضْلُ الْكَب۪يرُ

İman edip iyi işler yapanlar.” (Şura, 22-23).

Sonuç olarak ameller, niyetlere göre değer kazanır. Bir insanın yaptığı iyilik, Allah’a inancından (O’nun rızası için) kaynaklanmıyorsa, onu yaradılış hedefine ulaştırmaz, dolayısıyla Allah katında da bir değeri olmaz. Hatta bu, kendine Müslüman diyen insanlar için de geçerlidir. Fıtrattan başka birçok iyilik sebebi sıralanabilir; aile terbiyesi, gelenek, mizaç, toplumda saygınlık kazanma isteği vs. hiçbiri, Allah’ın bizden istediği iyilik sebebi değildir. O yüzden davranışlarımızın ardındaki düşüncelerimiz, niyetlerimiz, inançlarımız önemlidir.

İslam sadece pratik (pragmatist) bir din değildir; aksine, insanın büyümesi ve mükemmelliği için gelmiş bir dindir. Hayvanların hiçbiri yanlış bir şey/iş yapmaz; insanların iyi ahlak kurallarının çoğu hayvanlarda da bulunur. Aile veya vatan yolunda bile ölürler.

Ama cennet iyi işleri olan iyi insanın yeridir. Ve iyi, olgun ve mükemmel bir insan, tevhide ve ölümden sonraki dirilişe inanan kişidir.

Kişi, kendisi için bir şey yapan birinden karşılık ve ödül beklemeli. Dolayısıyla dünya için çalışan kimse ahirette sonuç beklememelidir.

İnanmayan insanlar her zaman kibirli bir şekilde diyor ki: “Allah’a ve ahirete imanımız yok ama var olduğu doğru olsa bile, Tanrı bizi cennete götürmeli” (?!).

Allah buyurur ki: Öyle değil ve bu, bilime, hikmete ve adalete aykırı. Siz bana ve ahirete küfrettiniz, ve sadece dünyanız için çalıştınız, O zaman, işin kendisi o dünyada kaldı ve dünya terk edildiği ve yok edildiği için, iyi işlerin hepsi mahvoldu, Dünyayken size bildirdiğim gibi:

وَالَّذِينَ كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا وَلِقَاءِ الْآخِرَةِ حَبِطَتْ أَعْمَالُهُمْ هَلْ يُجْزَوْنَ إِلَّا مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ

“Ayetlerimizi ve ahiret buluşmasını yalanlayanların amelleri boşa gitmiştir. Onlar ancak (dünyada) yaptıklarının karşılığını görürler. (A’râf, 147)”

Bu sebeplerle öldükten sonra bize sorulan ilk soru “Ne iyiliklerin var?” değil, belki “Rabbin kim, dinin ne? Peygamberin kim?” gibi sorular olacaktır.

e-post:

info@x-shobhe.org

Telegram Kanalı:

@SupheSoruCevap

İnanç