SORU: “İfrat” ve “tefrit” ne demektir?

SORU: “İfrat” ve “tefrit” ne demektir?

CEVAP:

بسم الله الرحمن الرحيم

الّلهُمَّ صَلِّ عَلَی مُحَمَّدٍ وَ آلِ مُحَمَّدٍ و عَجّل فَرَجَهم

Kelime anlamıyla ifrat, herhangi bir konuda çok ileri gitme, ölçüyü aşma ve aşırı davranma demektir; tefrit ise herhangi bir konuda geride kalma, ihmal etme, yeterli ölçüyü tutturamama anlamlarına gelir.

İslam dini, her iki durumdan da men etmiş; ölçülü, dengeli, orta yollu olmayı tavsiye etmiştir.

İnsan ifrat ve tefrite düşerse adaletten uzaklaşır, kendisine ve çevresine karşı adil olmamaya başlar. Nitekim adalet, her şeyi yerli yerine koymaktır. Her şeyin bir ölçüsü vardır, o ölçüyü aşmak ifrat, yakalayamamak tefrittir.

Bakara Suresi’nin 143. Ayeti:

وَكَذٰلِكَ جَعَلْنَاكُمْ اُمَّةً وَسَطاً 

“Böylece sizi orta bir ümmet yaptık.” genel olarak: Allah sizi adaletli, dengeli, hayırlı bir topluluk kıldı anlamındadır.

Allah Teâlâ’nın onları bu şekilde vasıflandırması onların din hususunda dengeli olmaları nedeniyledir. Çünkü onlar ne Hristiyanların aşırı gidenleri gibi aşırı gitmişler, ne de tam olarak yapmaları gereken dini vecibeleri hafife alan Yahudiler gibi dinlerini ihmal edip hafife almışlardır. Zira İslam toplumu âdil, dengeli, mutedil bir toplumdur.

Şimdi bu iki kavramın pratik hayatımızdaki somut karşılıklarına bakalım. Diyebiliriz ki ifrat ve tefrit, adil olmayan algı, duygu, düşünce ve davranışlardır.

Bir insanı (haksızca) hatasız ve mükemmel görecek derecede gözünde büyütmek, bir başkasını (haksızca) küçümsemek; ikisi de adil olmayan algıya örnek olup biri ifrat diğeri tefrittir. İnsanı algılamada adaletsizlik ettik demektir.

İnsanın kendini haddinden fazla sevip büyüklenmesi ve kendine hiç değer vermeyip ümitsizleşmesi de yine adil olmayan algı, duygu ve düşünceye örnektir. Kendine yönelik sevgi duygusunda adetsizlik ettik demektir.

Davranışa baktığımızda, günde 12 saat kitap okumak ya da 12 saat Kur’an okumak veya 12 saat eğlenmek ve telefonla uğraşmak, hepsi ifrata düşmeye örneklerdir; aksine yeterince kitap okumamak, Kur’an’a hiç vakit ayırmamak, hiçbir eğlence faaliyetinde bulunmamak da tefrite düşmeye örnektir. Kitap okuma, Kur’an okuma, eğlenme davranışlarında adaletsizlik ettik demektir.

Orta yol, bir günde birçok şey için uygun zaman ayırabilmektir; biraz Kur’an, biraz kitap, biraz ders veya iş, biraz eğlence, biraz ziyaret ve biraz başka bir şey…

Nitekim İmam Rıza (a.s), akıllı bir insanın bir gününü dört kısma ayırarak yaşayan ve her birinde itidali gözeten kimse olduğunu buyurmuştur (el-Bihar, 78/321/18):

1- Günün bir kısmını Allah ile irtibat ve münacata ayıran (ibadet-kulluk-zikir-Kuran)

2- Günün bir kısmını hayatını idame ettirecek geçim ve işe ayıran (çalışmak-kazanç sağlamak)

3- Günün bir kısmını onu ihlasla seven, ayıplarını gösteren, takvalı dostlarına ayıran (ilim-irfan ehli ile muaşeret etmek)

4- Günün bir kısmını helal olan lezzetlere ayıran (eğlenmek-aile ile vakit geçirmek-sosyal faaliyetlerde bulunmak)

Sonuç olarak ifrat ve tefrit, ortasında ölçüyü gösteren bir sayı doğrusu üzerinde iki zıt tarafa giden uçlardır; ortadan sola doğru uzaklaşınca tefritte ve sağa doğru uzaklaşınca da ifratta derinleşiyorsunuz.

e-post:

info@x-shobhe.org

Telegram Kanalı:

@SupheSoruCevap

Diğer Konular/Çeşitli Konular