Neden “Allah hakkında düşünmeyin” diyorlar? Düşünmeden bilmek ve inanmak mümkün mü?!

Cevap

Allah hakkında düşünmeyin” sloganı ve sözü, Yahudi ve Hıristiyanların öğretilerinde kök salmış ve yüzyıllardır Müslümanların zihinlerine aşılanmış bir çarpıtma ve yalandır!

Tevhide dayalı olan İslam’daki dini temeller bir araştırmadır ve bu konuda taklide izin verilmez ve bir sonuca “düşünmeden” hiçbir araştırmada yapılamaz.

Dolayısıyla hiçbir ayette ve hadiste “Allah hakkında düşünmeyin” denmiyor, sadece düşünmeye ve entelektüel bilgiye sahip olmaka çağrılıyor.

Tanrı’nın ne olduğunu (Zat) düşünmenin yasaklanması

Bize büyük bir vurguyla yasaklanan şey, “İlah’in zat hakkında düşünmek”tir, çünkü bu sadece bir sonuç vermemekle kalmaz, aynı zamanda “hayal gücüne” de götürür.

kutsal peygamber (s):

«تَفَكَّروا في كُلِّ شَيءٍ‌، وَ لا تَفَكَّروا في ذاتِ اللّه»

Her şeyi düşün ve Allah’ın Zatina düşünme.

Emirü’l-Mü’minin, İmam Ali (a.s).

«مَنْ تَفَکَّرَ فِی ذَاتِ اللَّهِ أَلْحَدَ»

Kim Allah’ın zatını düşünürse kâfir olur.

Özü (Zat) bilmenin imkansızlığı:

Sadece Allah’ın mukaddes zatı değil, hiçbir zatı bilinemez; Bilâkis her şey alâmetleriyle bilinir.

Batılılar son zamanlarda fark ettiler ve şöyle dediler: “Hiçbir şey kendisi değildir, her şey bir işarettir ve bilim göstergebilimdir” (Rorty).

Hâlbuki Cenab-ı Hak, en baştan insana, hiçbir şeyin müstakil bir varlığı olmadığını, varlığının kendinden olmadığını, yani her şeyin O’nun yaratması ve ayetleri olduğunu öğretmiştir.

İnsan ne kendi özünü ne de bir sivrisineğin özünü bile bilemez ve bildiği her şey bir varlığın özü (Zati) değil, Sadece alametleridir.

Örneğin: bir kişi kendisi hakkında “Ben bir insanım, erkek veya kadınım, dilim Türkçe veya …, Müslümanım, Türküm, diplomam veya doktoram var ve … diyor; Ama bunlar Hepsi onun belirtileri ve İşaretlerdir,  ve onun özü (Zati) değildir.

Yüce Allah da, “isimler ve işaretler” ile de bilinir ve beni daha yakından tanımak için bu işaretler üzerinde düşünmeniz gerektiğini vurguladı.

Cenâb-ı Allah, iki yaratılış ve vahiy kitabında kullarına bilgiler vermiş ve bunlarda düşünmelerini, muhakeme etmelerini emretmiştir ki, bilmedikleriniz size açık olsun ve sorularınıza cevap bulabilesiniz. Ve dedi ki: En Ve mükemmel insanlar, olanlardir ki, yerde ve göklerdeki şu ayetleri ve işaretleri düşünüp aklî sonuçlara varanlardır:

«الَّذِينَ يَذْكُرُونَ اللَّهَ قِيَامًا وَقُعُودًا وَعَلَى جُنُوبِهِمْ وَيَتَفَكَّرُونَ فِي خَلْقِ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ رَبَّنَا مَا خَلَقْتَ هَذَا بَاطِلًا سُبْحَانَكَ فَقِنَا عَذَابَ النَّارِ» (آل عمران، 191)

O akıl sahipleri, ayakta da, otururken de, yanları üzere yatarken de Allah’ı düşünürler/anarlar/zikrederler, göklerin ve yerin yaratılışını düşünerek şöyle dua ederler: Rabbimiz, bunları boşuna yaratmadın. Seni tüm noksanlıklardan tenzih ederiz. Bizi ateşin azabından koru! 

Ne ve kim

Her sağlıklı zihne yasak olan şey, Cenâb-ı Hakk’ın “ne”sini düşünmektir ki bu, neticeye varmakla kalmayıp, Hayal gücü, tasavvura ve Küfre ve şirke götürür. Çünkü Cenâb-ı Hak cevheri, cismi, şekli, rengi, kokusu ve boyutları olmayan, saf ve tam varlık ve kemaldir.

  • – Müşriklerin ve putperestlerin heykeltıraşlıklarının kaynağı, Tanrı’ya bir beden vermek istemeleridir.

Musa’nın kavmi bile bütün bu mucizeleri gördükten sonar, bir Samiriyeli’ye aldanarak, “Musa’nın ve bizim ilahımız bu buzağı heykelidir!” dediler!

Yahudiler, Cenab-ı Hakk’ı, uzun beyaz saçlı ve sakallı, yaşlı bir adam olarak tanımlamışlardır. (Tevrat); Ve Hıristiyanlar dediler ki: “Baba, Oğul ve Kutsal Ruh birdir! O, ana rahminden erkek suretinde doğdu, sonra hizmetkarları tarafından çarmıha gerildi ve…”!

Onları takiben İngiliz Vahhabiliği, İbn Teymiyyah’ın (kurucu) dediği gibi, Tanrı’ya bir fiziksellik verdi: “Tanrı insan şeklindedir, elleri ve ayakları vardır, yalnız çok daha büyüktür!”!

  • – Ancak tüm yaratılış âleminde ve Kur’an-ı Kerim’de Yüce Allah’ın “kim” olduğundan söz edilir; Alem-i vücûd, onun yaratıcı, malik ve rab olduğunu ve benzeri ve benzerinin bulunmadığını göstermekte, ve âyetlerde de aynı tanımlar kullanılmaktadır.

«وَهُوَ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ بِالْحَقِّ وَيَوْمَ يَقُولُ كُنْ فَيَكُونُ قَوْلُهُ الْحَقُّ وَلَهُ الْمُلْكُ يَوْمَ يُنْفَخُ فِي الصُّورِ عَالِمُ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ وَهُوَ الْحَكِيمُ الْخَبِيرُ» (الأنعام، 73)

Gökleri ve yeri hak olarak yaratan O’dur. O’nun «ol» deyiverdiǧi gün (her şey) oluverir. O’nun sözü haktır. Sur’a üfürüldüǧü gün hükümranlık O’nundur. Görülmeyeni de görüleni de bilir. O hikmet sahibidir, haberdardır.

«وَهُوَ الَّذِي أَنْشَأَ لَكُمُ السَّمْعَ وَالْأَبْصَارَ وَالْأَفْئِدَةَ قَلِيلًا مَا تَشْكُرُونَ» (المؤمنون، 78)

Ve o, bir mâbuttur ki size kulak, gözler ve kalpler verdi ne de az şükrediyorsunuz.

«قُلْ هُوَ اللَّهُ أَحَدٌ * اللَّهُ الصَّمَدُ * لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ * وَلَمْ يَكُنْ لَهُ كُفُوًا أَحَدٌ»

De ki: O Allah birdir * Allah Samed’dir (Her şey ve herkes, ona muhtaçtır) * Ne doğurdu, ne de doğuruldu * Ne de herhangi bir şey O’na denk oldu.

Ve Cenab-ı Hakk’ın kim olduğunu bilen daha onlarca ayetler var ve O, O’nu daha iyi tanımak için bu ayetler (yol gösterici işaretler) üzerinde düşünmeniz gerektiğini defalarca belirtmiştir.

İnanç Top News