Eğer insan çabasıyla arzularına ulaşıyorsa, o zaman duanın rolü nedir? Kâfirlerin çoğu da dileklerine kavuşur!

Eğer insan çabasıyla arzularına ulaşıyorsa, o zaman duanın rolü nedir? Kâfirlerin çoğu da dileklerine kavuşur!

Soru:

Eğer insan çabasıyla arzularına ulaşıyorsa, o zaman duanın rolü nedir? Kâfirlerin çoğu da dileklerine kavuşur!

Cevap:

Bir insanın ancak bilimiyle, sanatıyla, emeğiyle bir şeyi başardığını veya başaracağını düşünmesi de Karuni düşüncesinin aynısıdır; O ve eşyaları birlikte yere batar.

Elbette rızık kategorisinde ve duanın rolünde çok önemli ve kapsamlı noktalar vardır ki, bunları tartışmaya zaman yetmez; Bu nedenle sadece birkaç noktaya değineceğim:

  1. A) Allah Mannan’dır, ister kendisine inanan, ister inanmayan, ister minnettar ister nankör olsun, tüm kullarının Rabbi ve rızık verendir:

«إِنَّ اللَّهَ هُوَ الرَّزَّاقُ ذُو الْقُوَّةِ الْمَتِينُ» (الذاریات، 58)

Şüphe yok ki Allah’tır rızık veren kuvvet sâhibi ve kuvvetine aciz gelmesi mümkün olmayan.

  1. B) “Dua”, “başkasını görüp ona sormak” demektir.

İnsan saf mükemmel olmadığı, çok fakir ve muhtaç olduğu için her zaman bir başkasından veya başkalarından umut besler. O halde Allah’ı çağırmayan, kendisi gibi yaratılmış ve sınırlı, kul ve muhtaç olan başkalarından umut beslemelidir.

«إِنَّ الَّذِينَ تَدْعُونَ مِنْ دُونِ اللَّهِ عِبَادٌ أَمْثَالُكُمْ فَادْعُوهُمْ فَلْيَسْتَجِيبُوا لَكُمْ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ‌» (الأعراف، 194)

Allah’ı bırakıp da dua ettikleriniz sizin gibi kullardır. Eğer doğru söyleyenlerseniz onlara dua edin de size cevap versinler!

«وَالَّذِينَ تَدْعُونَ مِنْ دُونِهِ لَا يَسْتَطِيعُونَ نَصْرَكُمْ وَلَا أَنْفُسَهُمْ يَنْصُرُونَ» (الأعراف، 197)

O’ndan başka dua ettiklerinizin size yardım etmeye güçleri yetmez. Onlar kendilerine bile yardım edemezler.

  1. C) Elbette “okumak ve istemek” gündelik ve doğal ilişkiler ve etkileşimler anlamına gelmiyor; Birinin başka birini arayıp bir bardak su istemesi, ya da birinin doktora gidip tedavi istemesi, ya da birinin öğretmene gidip fen bilgisi öğrencisi olması vb.; Daha ziyade şu anlama gelir: “Onu müstakil ve zengin bil ve onu varlıkta (zenginlik ve mağfiret) doğrudan etkili say. Bir kimse, diğerini veya başkalarını aynı durumlarda bağımsız ve etkili görüyorsa şirk işlemiş olur.
  2. D) Nasıl ki hiçbir insan dua etmeden hiçbir şeye ulaşamaz; Hiçbir insan çabalamadan bir yere varamaz. Kendi iyiliği için dua eden, ama bunun için çaba göstermeyen bir insanın ona hiçbir faydası yoktur.

«وَأَنْ لَيْسَ لِلْإِنْسَانِ إِلَّا مَا سَعَى * وَأَنَّ سَعْيَهُ سَوْفَ يُرَى» (النّجم، 39 و 40)

İnsan için çalıştığından başkası yoktur * Çalışması da mutlaka gösterilecektir.

Kıyamet günü, bir şekel zerresi kadar dahi olsa, duruş ve hareketlerin sonucu görülecek ve insana geri dönecektir:

«فَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْرًا يَرَهُ * وَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ شَرًّا يَرَهُ» (الزلزله، 7 و 8)

Artık kim zerre aǧırlıǧınca bir hayır işlemişse, onu görür * Kim de zerre aǧırlıǧınca bir şer (kötülük) işlemişse, o da onu görür.

Rızık ve Dua

Yüce Allah, mü’min olsun, kâfir olsun, herkes için bir asgari rızık miktarı belirlemiştir.

Maaşın temeli gibidir, Ancak buna yönetim hakkı, misyon ve ekstra çalışma vb. da eklenir.

Dolayısıyla başlangıçtaki rızık miktarına ek olarak ilk namaz rızkı, Kur’an-ı Kerim okunması rızkı, anne-babaya iyilik rızkı, zekat ve sadaka rızkı vb. da buna eklenir. Bir rızık da ancak dua ve istek üzerine verilir.

Varlıklardaki farklar

1- maddi ve manevi Rızık, mal ve mülkün miktarına değil, tüketilen her miktara rızık denir.

Mesela: Bir kimse bankaya yüz milyar yatırmışsa, bu onun rızkının tamamı değildir, tükettiği veya faydalandığı miktar onun rızkıdır, geri kalanı ise sadece onun adınadır ve sonuçta onun tasarrufundadır ve belki de bankanın, mirasçıların ve diğerlerinin rızkı olsun.

Kur’an-ı Kerim her Müslümanın evindedir, ancak herkes aynı şekilde faydalanamaz; Veya çoğu şehrin bir üniversitesi var ama hepsi bundan doğrudan faydalanmıyor.

2- Maddi rızık, hayvanların da zevk aldığı bedenin refahı ve zevki içindir; Ve elbette beden ve onun kazandığı şeyler hep fanidir; Ancak iman edip salih amellerde bulunan kimse için bu maddi rızık sonsuz olur; Öyle ki, emek vererek kazandığı ve tadını çıkardığı bir lokma helal ekmeğe bile, hesapsız bir mükâfat alacaktır.

3- Herhangi bir şekilde elde edilen her türlü ve miktardaki zenginlik, dünya ve ahiret mutluluğuna faydası olmadığı gibi, dünyada kayıplara da sebep olabilir.

«وَلَا تُعْجِبْكَ أَمْوَالُهُمْ وَأَوْلَادُهُمْ إِنَّمَا يُرِيدُ اللَّهُ أَنْ يُعَذِّبَهُمْ بِهَا فِي الدُّنْيَا وَتَزْهَقَ أَنْفُسُهُمْ وَهُمْ كَافِرُونَ» (التوبه، 85)

Onların ne malları ne de evlatları seni imrendirmesin.Çünkü Allah bunlarla onlara dünyada sıkıntı ve azap çektirmek istemekte ve canlarının kâfir olarak çıkmasını dilemektedir.

Şunu da belirtmek gerekir ki, bu dünyanın azabı sadece yokluk, hastalık ve zahiri belalar değildir; en kötü azap ihmaldir; öyle ki oyun ve zevkle meşgul olan kişi, küfür içinde ölür ve ebedî azaba kapılır. veya sahibi olanın, isyanına, günahına, zulmüne alet olur!

Müminlerin duası

Bu nedenle müminler, Cenab-ı Hakk’tan kendileri için dünyada ve ahirette hayırlı olacak, kendilerini büyütecek, kemale erdirecek, Allaha yakınlaştıracak bir rızık isterler.

Bu nedenle kâfirlerin gözleri başkalarındayken ve kendilerini onların karşısında aşağılık, bağımlı ve köle hissederken, müminler ona şöyle seslenir ve sorarlar:

«وَمِنْهُمْ مَنْ يَقُولُ رَبَّنَا آتِنَا فِي الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِي الْآخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ * أُولَئِكَ لَهُمْ نَصِيبٌ مِمَّا كَسَبُوا وَاللَّهُ سَرِيعُ الْحِسَابِ» (البقره، 201 و 202)»

Bazıları da, “Ey bizim (Yüce) Rabbimiz! Bize bu dünyada da iyilik ve güzellik ver, âhirette de iyilik ve güzellik ver, Ve bizi cehennem ateşinden koru! ” derler * İşte bunlar kazandıkları şeylerin hayır ve bereketlerini fazlasıyla görürler. Allah hesabı çok çabuk görür.

 

Diğer Konular/Çeşitli Konular Top News