Diyorlar: “Çağdaş olmak” çağdaş endişeleri olmak demektir, ancak geçmişin sözlerini söylerseniz, çağdaş değil misiniz?

Diyorlar: “Çağdaş olmak” çağdaş endişeleri olmak demektir, ancak geçmişin sözlerini söylerseniz, çağdaş değil misiniz?

Soru:

Diyorlar: “Çağdaş olmak” çağdaş endişeleri olmak demektir, ancak geçmişin sözlerini söylerseniz, çağdaş değil misiniz?

Cevap:

Bilişsel savaş ve propaganda savaşı yöntemlerinden biri de, önce yanlış karar verip, sonra aynı yanlış karara dayanarak diğer davaları inceleyip yargılamak ve izleyicinin bu kararın ilkesi hakkında düşünmesine ve akıl yürütmesine izin vermemektir!

Açıkçası sorunun ifadesi, olayın çerçevesi, tanımı ve düşüncesinin altyapısı yanlışsa; Hangi temele dayanıyorsa aynı zamanda yanlış olacaktır.

*- Böyle bir “çağdaş” tanımını kim yaptı ve nedenleri nelerdi?!

*- Kim geçmişinden ayrı yaşar veya yaşayabilir?! Şimdiki zaman geçmişin bir uzantısıdır, ondan bir kopuş değil.

*- Çağdaş kaygılar uzak ve yakın geçmişle ilgili ve onun sonucu değil mi?!

*- Kendini çağdaş sanan, bir asırı bir devir mi sayar, bir yılı mı, veya bir gün ve bir saati mi devir sayar?! O halde hasta bir insan gibi, deliden beter bir halde, sadece bir an sürebilecek şimdiki zamanı görmeli!

*- Rasyonel bir yargının veya bilimsel bir ifadenin son kullanma tarihi (geçmiş, bugün, gelecek) var mıdır?!

*- Hayat sadece konuşmak mu, dedikleri gibi: “Önceki sözler mi, yoksa şimdiki sözler mi?!”

*- Geçmişi, bugünü ve geleceği kuralları, kanunları ve ahlaki ilkeleri var mı? Mesela eskiler: “İnsan hile yapmamalı” dese, “Bu eskilerin sözüdür, çağdaşı değil, yani kabul edilemez mi?” derler?!

  • – Şimdi eğer çağdaşlar yanlış bir şey söylediyse ne yapılmalı?! Yeni ve çağdaş olduğu için mi kabul edilmeli, yoksa akla ve bilime mi başvurulmalı?!

Pek çok çağdaş düşünür ve okul (özellikle Batı’da) şöyle diyor: “Akıl ve rasyonellik yoktur – değer ve anti-değer ve ahlak yoktur – her şey kredi ve sözleşmedir – bireysel, bireysel mutlulukla özgünlük.” ve zevk Bu (hümanizm)) – cinsel içgüdü temeldir – kapitalist ekonomi temeldir – ırk ayrımcılığı beyaz Avrupalıların doğal hakkıdır ve …; Şimdi ne yapılmalı, kabul edilmeli mi? Her ne kadar bu iddialar geçmişteki cahilce düşüncelerin tekrarı olsa da!

Eğer kendileri “çağdaş” tanımını kabul ediyorlarsa, dün söylediklerini bile tekrarlamamalı, aynı görüşte kalmalılar, çünkü bunların hepsi “önceki sözler”.

Dikkat:

Bu tutarsız yazılar sadece şunu söylemek içindir: “İslam geçmişte vahyedilmiştir, geçmişe aittir, geçmişin sözüdür ve çağdaşlar bunu kabul etmemelidir.”

Dikkat ederseniz, küfrün, şirkin ve kâfirlerin fikirlerinin tarihi, İslam’dan ve Kur’an-ı Kerim’den çok daha eskidir ve günümüz kâfirleri, eskinin aynı sözlerini yeni edebiyatla tekrarlamaktadır!

Kur’an-ı Kerim’in indirildiği ve tebliğ edildiği dönemde bir grup kâfir, “Bu sözler eskidir” dediler:

«إِذَا تُتْلَى عَلَيْهِ آيَاتُنَا قَالَ أَسَاطِيرُ الْأَوَّلِينَ» (القلم، 15)

Kendisine ayetlerimiz okunduǧu zaman, «(Bunlar) Eskilerin uydurma masallarıdır» diyene (sakın uyma).

«وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ مَاذَا أَنْزَلَ رَبُّكُمْ قَالُوا أَسَاطِيرُ الْأَوَّلِينَ» (النّحل، 24)

Onlara, Rabbiniz ne indirdi size dense derler ki: Geçmişlere âit masallar.

Fakat aynı grup, tekrar Allah’ın dinine davet edildiklerinde şöyle dediler:

«…مَا هَذَا إِلَّا سِحْرٌ مُفْتَرًى وَمَا سَمِعْنَا بِهَذَا فِي آبَائِنَا الْأَوَّلِينَ» (القصص، 36)

… bu, uydurma bir büyüden başka bir şey deǧil, gelip geçmiş atalarımız zamanında böyle bir şey duymadık biz dediler.

Onlar da: “Biz atalarımızın dininde kalıyoruz” dediler.

«وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ اتَّبِعُوا مَا أَنْزَلَ اللَّهُ قَالُوا بَلْ نَتَّبِعُ مَا أَلْفَيْنَا عَلَيْهِ آبَاءَنَا أَوَلَوْ كَانَ آبَاؤُهُمْ لَا يَعْقِلُونَ شَيْئًا وَلَا يَهْتَدُونَ» (البقره، 170)

Onlara: “Gelin Allah’ın indirdiği buyruklara tâbi olun! ” denildiğinde: “Hayır, biz babalarımızı hangi inanç üzerinde bulduysak ona uyarız. ” derler. Babaları bir şeye akıl erdirememiş ve doğruyu bulamamış olsalar da mı onlara uyacaklar?

Çağdaş kâfirler de kendi lehlerine olduğunda “Din eskidir, geçmişin sözleridir” derler, lehlerine olduğunda da geçmişin cahilce düşüncelerine atıfta bulunurlar ve aynı geçmiş batıl mantıkla geri dönerler.

*- Günümüz kâfirlerinin iddialarına dikkat edersek, eski kâfirler arasında binlerce yıllık geçmişi olmayan yeni bir şey söylemedikleri, sadece edebiyatın, ifade ve propaganda biçiminin değiştiği görülür.

 

Diğer Konular/Çeşitli Konular Top News