Sahîfe-i Seccâdiye – 2 / Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-, peygamberlerin sonuncusu, biz de ümmetlerin sonuncusuyuz.

Sahîfe-i Seccâdiye – 2 / Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-, peygamberlerin sonuncusu, biz de ümmetlerin sonuncusuyuz.

Sahîfe-i Seccâdiye – 2

Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-, peygamberlerin sonuncusu, biz de ümmetlerin sonuncusuyuz.

Hazreti İmam Seccad, Ali bin El-Hüseyin, aleyhisselam:

«وَ الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي مَنَّ عَلَيْنَا بِمُحَمَّدٍ نَبِيِّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَ آلِهِ دُونَ الْأُمَمِ الْمَاضِيَةِ وَ الْقُرُونِ السَّالِفَةِ، بِقُدْرَتِهِ الَّتِي لَا تَعْجِزُ عَنْ شَيْ‌ءٍ وَ إِنْ عَظُمَ، وَ لَا يَفُوتُهَا شَيْ‌ءٌ وَ إِنْ لَطُفَ»

Ve hamd Allah’a ki, ne kadar büyük olursa olsun hiçbir şey karşısında âciz kalmayan ve ne kadar ince ve zarif olursa olsun hiçbir şeyi gözden kaçırmayan kudretiyle, peygamberi Muhammed –Allah’ın salâtı ona ve Âline (Ehl-i Beytine) olsun– ile eski ümmetlere ve geçmiş asırlara değil, bize lütufta bulundu.

«فَخَتَمَ بِنَا عَلَى جَمِيعِ مَنْ ذَرَأَ، وَ جَعَلَنَا شُهَدَاءَ عَلَى مَنْ جَحَدَ، وَ كَثَّرَنَا بِمَنِّهِ عَلَى مَنْ قَلَّ»

Böylece bizi ümmetlerin sonuncusu kıldı; inkârcılara karşı bizi tanıklar yaptı ve nimetiyle, az olanlar karşısında sayımızı çoğalttı.

«اللَّهُمَّ فَصَلِّ عَلَى مُحَمَّدٍ أَمِينِكَ عَلَى وَحْيِكَ، وَ نَجِيبِكَ مِنْ خَلْقِكَ، وَ صَفِيِّكَ مِنْ عِبَادِكَ، إِمَامِ الرَّحْمَةِ، وَ قَائِدِ الْخَيْرِ، وَ مِفْتَاحِ الْبَرَكَةِ»

Allah’ım! O hâlde, vahyinin emini, yaratıklarının seçkini, kullarının arasından seçip beğendiğin, rahmet imamı, hayır önderi ve bereket anahtarı olan Muhammed’e salât eyle (derecesini yücelt).

  • – İlahi gelenekte “son”un yalnızca daha önce gelenin devamı değil, aynı zamanda en eksiksiz olanı olduğuna dikkat edin. Kur’an-ı Kerim’de şöyle dedi:

«مَا كَانَ مُحَمَّدٌ أَبَا أَحَدٍ مِنْ رِجَالِكُمْ وَلَكِنْ رَسُولَ اللَّهِ وَخَاتَمَ النَّبِيِّينَ وَكَانَ اللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمًا» (الأحزاب، 40)

Muhammed içinizden hiçbir erkeğin babası değildir, lâkin Allah’ın resulü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah her şeyi hakkıyla bilir.

Yani O, sadece onun elçisi değil, kendisine vahyin indiği son kişidir ve sonrasında peygamberlik dönemi ve bunun sonucunda da misyon kapatılmıştır. Çünkü Velayet ve İmametin gelişiyle dinin tamamı ve nimetler kemaline kavuşacaktır:

«… الْيَوْمَ يَئِسَ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ دِينِكُمْ فَلَا تَخْشَوْهُمْ وَاخْشَوْنِ الْيَوْمَ أَكْمَلْتُ لَكُمْ دِينَكُمْ وَأَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَتِي وَرَضِيتُ لَكُمُ الْإِسْلَامَ دِينًا …» (المائدة، 3)

Bugün kâfirler, dininiz yüzünden meyus olmuşlardır artık sizden, korkmayın onlardan, benden korkun. Bugün dininizi ikmal ettim, size verdiǧim nîmetimi tamamladım… .

Muhammed Mustafa -Allah ona salat ve selam etsin- Allah’ın nebileri ve elçilerinin sonuncusu olduğundan, İslam dini ve Kur’an-ı Kerim, kulları için Allah’ın son dini ve kitabı olduğu gibi, ümmeti de son ümmettir. Bu nedenle İmam Seccad (a.s) bu duada Allah’a hamd etmektedir  ki:

«فَخَتَمَ بِنَا عَلَى جَمِيعِ مَنْ ذَرَأَ»

Böylece bizi ümmetlerin sonuncusu kıldı.

Sonuç olarak bu ümet en mukamal umettir.

«وَ جَعَلَنَا شُهَدَاءَ عَلَى مَنْ جَحَدَ»

Ve inkârcılara karşı bizi tanıklar yaptı‌.

  • – Bu ümmet, son ve en kâmil ümmet olması itibariyle, geçmiş ve şimdiki bütün milletlerin ve kavimlerin “şehididir ve şehididir” ve Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de onlara şahittir.

«وَكَذَلِكَ جَعَلْنَاكُمْ أُمَّةً وَسَطًا لِتَكُونُوا شُهَدَاءَ عَلَى النَّاسِ وَيَكُونَ الرَّسُولُ عَلَيْكُمْ شَهِيدًا» (البقره، 143)

Böylece sizin insanlara ve Resulün de size şahit olması için sizi orta bir ümmet kıldık.

Şehit ise daha üstün ve daha mükemmel, asil olan, ilim sahibi, kendisine itaat edilmesi gereken ve sonunda kimin peşinden gittiğine, yüz çevirdiğine, hatta düşman olduğuna şehadet eden (şehadet veren) demektir!

Salavat

Muhammed’e ve Muhammed’in ailesine Salavat ve selam olsun, sadece bir söz ve dua değildir ve sadece meşhur Salavatin anılması değildir, gördüğünüz gibi Ehl-i Beyt (a.s) pek çok çeşitli niteliklerle ifade etmişlerdir.

Salavat, Yüce Allah’ın emridir ve aslında O’na “bağlanmak” farzdır ve Salavat okumak bu bağlantıyı kurar ve kabul edildiğini belirtir. Yüce Allah şöyle dedi:

«إِنَّ اللَّهَ وَمَلَائِكَتَهُ يُصَلُّونَ عَلَى النَّبِيِّ» (الأحزاب، 56)

Muhakkak ki Allah ve melekleri Peygambere hep Salavat ederler.

Şüphesiz Yüce Allah, önce kendi kendine “Allahümma – Ya Allah” demez, sonra da kendi kendine dua etmez; Daha ziyade şu anlama gelir: “Yüce Allah ona geniş rahmetini iliştirmiştir; Melekler de onun emriyle rahmetini O’na bağlarlar, siz de Allah’ın engin rahmetine bağlanmak için ona bağlanın; Onun için Allah’tan daha fazla rahmet dileyin, ona selam verin ve O’na teslim olun:

«يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا تَسْلِيمًا»

Ey inanlar, siz de ona salavat getirin, tam teslîm olarak da selâm verin.

  • – Bu duada İmam Seccad (Allah’ın selâmı üzerine olsun), Peygamber Efendimiz’in diğer sıfatlarıyla birlikte salatları ifade eder.

«اللَّهُمَّ فَصَلِّ عَلَى مُحَمَّدٍ أَمِينِكَ عَلَى وَحْيِكَ، وَ نَجِيبِكَ مِنْ خَلْقِكَ، وَ صَفِيِّكَ مِنْ عِبَادِكَ، إِمَامِ الرَّحْمَةِ، وَ قَائِدِ الْخَيْرِ، وَ مِفْتَاحِ الْبَرَكَةِ»

Allah’ım! O hâlde, vahyinin emini, yaratıklarının seçkini, kullarının arasından seçip beğendiğin, rahmet imamı, hayır önderi ve bereket anahtarı olan Muhammed’e salât eyle (derecesini yücelt).

 

 

 

Diğer Konular/Çeşitli Konular Top News